Title Image

Obezite Güncesi

  • Su ayak izi, kirlenen, buharlaşan ve tüketilen suyun hacminin ölçülmesidir. Su ayak izi 3 grupta incelenir; yeşil, gri ve mavi su ayak izi. Mavi su ayak izi; ürünü oluşturabilmek için kullanılan yeraltı veya yüzey su miktarıdır.    Yeşil su ayak izi; ürünü oluşturabilmek için kullanılan yağmur suyudur. Gri su ayak izi; ürünün üretim sonucunda kirleticilerin ortadan kaldırılması için gereken taze su miktarıdır. Gıda üretiminde suyun kullanılması önemli bir ölçüye sahiptir. Özellikle hayvansal ürünlerin üretiminde bitkisel kaynaklı ürünlere göre daha fazla suya ihtiyaç duyulmaktadır. Et ve diğer hayvansal gıdalardan ağırlıklı diyetlerin vejeteryan diyetlere kıyasla su ayak

  • Multipl Skleroz (MS), kronik nörolojik otoimmün bir hastalıktır. Sinir lifleri kaplayan koruyucu kılıfa miyelin kılıf denir. Bağışıklık sistemi hücrelerinin bu miyeline saldırması sonucu oluşan hasar Multipl Skleroz (MS) hastalığına yol açar.  Yorgunluk, vücutta uyuşukluk ve karıncalanma, denge sorunu ve yürüme bozukluğu, konuşma bozukluğu (dilde peltekleşme), baş dönmesi, göme bulanıklığı, düşünme/hatırlama/öğrenme/odaklanma zorluğu, bağırsak problemleri, depresyon MS Ataklarının belirtileridir.  Kan-Beyin bariyerindeki kırılma, bağırsak mikrobiyotası, mitokondrideki hasarlar, viral enfeksiyonlar, inflamasyon, genetik duyarlılık (hastalık kalıtsal değildir ama kişinin duyarlılığı kalıtsal olabilir), çevresel faktörler, obezite, vitamin eksiklikleri özellikle de D vitamininin düşüklüğü MS riskini arttırır. Bu risk

  • Mide botoksu midedeki kasları geçici süre felç eder, midenin boşalmasını geciktirir ve tokluk etkisi yaratabilir. Mide botoksu uygulanan hastaların daha geç acıkacağı, daha az porsiyonlarla doyacağı ve daha erken tokluk hissedecekleri öngörülmüştür. Bu düşünceden hareketle mideye botoks uygulanmasının zayıflama için kullanılabileceği düşünülmüştür. Mide botoksunun temel dayanak noktası, mide boşalımını geciktirmek ve geç acıkmak olduğuna göre; botoks yapılmış gibi, mide boşalma süresini diyet ile geciktirebilirsek veya tokluk süresini uzatabilirsek aynı etkiyi yaratabiliriz. Bunun için tükettiğimiz besinler hakkında bilgi sahibi olmalıyız. Lifli besinlerin tüketimi önemlidir. Gastrik boşalmayı yavaşlatır ve viskoz etkilerinden dolayı glikoz emilimi azaltır. Diyabeti olan kişilerde glisemik yanıtı

  • MİDE BOTOKSU Obezite, tüm dünyada görülme sıklığı artan, ciddi bir sağlık sorunu olmaya devam ediyor. Obezitenin kontrol altına alınması için çeşitli ameliyat teknikleri, ilaç tedavileri ve ameliyat dışı endoskopik yöntemler üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Mevcut bilimsel verilerimize göre obezitenin tedavisinde cerrahi müdahaleler, en etkin ve uzun süreli tedavi şekli olarak yerini korumaktadır.  Botulinum toksini Clostridium Botulinum bakterisi tarafından oluşturulan kaslarda geçici gevşemeye neden olan bir toksindir. İnsanlarda şaşılık, kas distonileri ve kozmetik uygulamalarda uzun süredir kullanılmaktadır. Gastrointestinal sistemde akalazya ve anal fissürde etkinliği gösterilmiştir. Mide dokusuna uygulandığında mide boşalımını geciktirdiği için obezite alanında da kilo

  • Asklepios, Yunan mitolojisinde Hekimlik veya Tıp tanrısıdır. Tıp biliminin sembolü olarak kullanılan asa ve asaya sarılı iki yılan Asklepiosun sembolüdür. Asa hayat ağacını sembolize eder. Yılan ise, sürekli deri değiştirdiği için yenilenmeyi ve ölümsüzlüğü sembolize eder. Aynı zamanda yılan, hayat ağacını koruyan ve ondan beslenen; hekimlik sanatının etik değerleri olan sessiz ve sırrı başkasına söylememeyi, sabır ve sessizlik içinde çalışmayı da sembolize eder.  Asklepios yazdığı reçeterlerle tüm hastaları iyileştirdiğini gibi ölüleri de diriltebiliyordu. Bu yönü ile insanlara ölümsüzlüğü veriyordu. Ancak ölümsüzlük, tanrılara özgü bir durumdu ve Asklepios un yaptığı cezalandırılmalıydı. Baş

  • İnsan sindirim sisteminde bakteriler vardır ve bu bakterilerin çoğu bağırsaklarda bulunur. Bağırsak mikrobiyotasının vücudu patojenlere karşı korumak, sindirim ve bağışıklık dengesini düzenlemek, tüketilen gıdalardan besin bileşenlerini çıkarmak gibi işlevleri vardır. Beslenme tarzı, antibiyotik ve çeşitli ilaçların kullanımı, hastalıklar gibi çevresel faktörler bu bağırsak mikrobiyotasını değiştirebilir. Beslenmeye fermente gıdalar ve probiyotik içeren gıdalar veya destekler eklendiğinde bağırsak mikrobiyotasının iyileştiği hatta fizyolojik fonksiyonların da olumlu etkilendiği bilinmektedir.   Fermente Gıdalar günümüzde “kontrollü mikrobiyal büyüme ve gıda bileşimlerinin enzimatik dönüşümleri ile üretilen yiyecekler ve içecekler” olarak tanımlanır. Fermente sütler veya kültürlenmiş sütler ısıl işlem

  • Duygusal açlık (Emosyonel Yeme) stres, kaygı, depresyon, kızgınlık ve mutluluk gibi durumlarda yeme davranışını arttıran bir kavramdır. Duygusal açlık sıklıkla düşük benlik saygısı, yetersizlik duyguları ve yeme bozukluklarıyla ilişkilendirilmiştir. Duygular karşısında gözlenen bu aşırı yeme tepkisi, obez bireylerde sık görülmektedir. Bunun yanında normal kilolu bireylerde de olabileceği gösterilmiştir. Bu nedenle, duyguların yeme davranışını etkilediği ileri sürülmektedir. Yemek yemenin mutluluk verici ve haz almayı arttırıcı etkileri vardır. Bu etkilerin obez bireylerde normal kilolu olanlara göre daha fazla olduğu gözlenmiştir. Obez bireyler, güzel kokulu ve görünümlü besinleri daha fazla tüketmeye eğilimlidirler. Bu gıdalar

  • 2022 AMERİKAN METABOLİK VE BARİATRİK CERRAHİ DERNEĞİ (ASMBS) VE ULUSLARARASI OBEZİTE VE METABOLİK BOZUKLUKLAR CERRAHİSİ FEDERASYONU(IFSO):  METABOLİK VE BARİATRİK CERRAHİ ENDİKASYONLARI Yakın geçmişte ortaya çıkan ve halen etkileri devam eden coronavirüs salgını ile pandemi kavramı hayatımıza girmiş oldu. Pandemi tanım olarak dünyada birden fazla ülkede veya kıtada, çok geniş alanlara yayılan salgın hastalıklara verilen genel isimdir. Obezite de, tüm dünyayı etkileyen ve çok geniş alanlara yayılan bir hastalık olması nedeni ile bir pandemi olarak değerlendirilebilir.  Obezite kozmetik bir sorun değildir ve ciddi bir hastalıktır. Her biri hayat süresini kısaltan ciddi hastalıkları içerisinde barındırır. Günümüzde

  • Glutatyon, vücudumuzda doğal olarak üretilir. Karaciğerin metabolizmasını daha aktif hale getirmek, bağışıklık sistemini düzenlemek, enflamasyon kontrolü, DNA onarımı için glutatyon düzeylerinin yüksek tutulması önerilmektedir. Ayrıca antioksidandır. Toksik maddeler, antioksidanlar tarafından etkisiz hale getirilir ve otoimmün hastalıklar, kanser gibi kronik hastalıklar önlenir. Kanser, demans, kalp damar hastalıkları, yaşlanma ve daha birçok kronik hastalığın önlenmesinde etkilidir.  Her gün toksin maddelere maruz kalmak büyük miktarda glutatyonun toksik maddelerin atılması için kullanılmasına sebep olur. Bu maddeler;  Yetersiz beslenme (vitamin-mineral eksikliği, antioksidan yetersizliği)  Ağır metaller (civa, kurşun, bakır, kadmiyum vb.)  Yapay tatlandırıcılar (aspartam)  Alkol  Ev temizlik ürünleri (çamaşır suyu, deterjan vb)  Mutfak

  • Obezite sıklığı tüm dünyada artış göstermektedir ve birçok ülkede önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Obez hastalar için cerrahi tedavi, tüm dünyada kabul görmüş bir tedavi stratejisidir.  Saç dökülmesi, obezite cerrahisi sonrası sık görülen bir komplikasyondur. Çalışmalar obezite cerrahisi sonrası hastaların yaklaşık yarısında (%57) saç dökülmesi olduğunu göstermiştir. Genellikle ameliyat sonrası 3-6 ay arasında görülür.  Saç dökülmesi genellikle ciddi bir hastalık durumu oluşturmaz ve kalıcı kellik ile sonuçlanmaz ancak; hastalarda gereksiz strese neden olabilir ve hastanın ruh sağlığını, benlik saygısını ve yaşam kalitesini etkileyebilir Nedeni tam olarak bilinmese de bazı durumlar

  • Proteinler vücudumuzun temel yapı taşıdırlar. Yapı taşı olmalarının yanında pek çok biyolojik fonksiyon da proteinler aracılığı ile gerçekleştirilir. Aynı zamanda proteinler açlık durumunda enerji kaynağı olarak da kullanılabilirler.  Obezite ve metabolik cerrahi ameliyatları (bariatrik cerrahiler) başlıca iki gruba ayrılır. Hacim kısıtlayıcı ve emilim bozucu ameliyatlar. Her iki ameliyat çeşidi de vücudu kontrollü bir açlık durumuna sokar. Ameliyat sonrası dönemde amaç, vücuda yeterli protein ve enerji alımını sağlayarak, proteinlerin enerji kaynağı olarak kullanılmasını önlemektir. Hedef, kas dokusunun korunarak yağ dokusunun kaybıdır. Kas dokusunun kaybı vücudun bazal kalori ihtiyacını azaltır. Hastalar hızlı kilo verirler

  • Obezite, bireylerin fiziksel, duygusal ve psikososyal iyilik hallerini olumsuz etkileyen küresel bir salgındır. Bu salgından etkilenen insan sayısı giderek artmaktadır. Obezite diyabet, kalp hastalığı, hipertansiyon, üriner inkontinans ve çeşitli kanserler ile ilişkilendirilmiştir. Bu hastalıkların yanında, cinsel sorunlara da neden olabilir. Kilo kaybının cinsel işlevleri iyileştirdiğine dair çalışmalar mevcuttur. Obezitenin kendisinin mi cinsel fonksiyon bozukluğuna neden olduğu; obezitenin neden olduğu hastalıklar nedeniyle mi cinsel fonksiyon bozukluğu geliştiği ayırımı net olarak anlaşılamamıştır.  Obezitenin Cinsel Fonksiyon ile Bağlantısı Cinsel tepki çok boyutludur ve bireyin psikolojik iyi oluşundan, fiziksel ve fizyolojik faktörlerden etkilenen birçok cinsel sorun

  • Dumping sendromu besinlerin hızlı şekilde ince bağırsağa geçmesi sonucunda oluşur. Bazı hastalıkların seyrinde olabileceği gibi obezite ameliyatlarından sonra da görülebilir.  Bariatrik cerrahiler hemen daima mide ve mideden sonra gelen ince bağırsaklara müdahale edilen operasyonlardır. Bu operasyonlardan sonra mide-ince bağırsak sisteminde meydana gelen değişiklikler, normal fizyolojiyi bozar ve dumping sendromuna zemin hazırlar.  Bypass ameliyatlarından sonra daha sık görülse de sleeve gastrektomiden sonra da görülebilir. Mide bağırsak sisteminin cerrahi müdahale nedeni ile fizyolojisinin bozulması ve cerrahi sonrası beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler en büyük nedenlerdir. Mide çıkışında pilor denilen bir yapı bulunur. Yediğimiz besinler bir yandan midede

  • Obezitenin bilinen en etkili tedavisi cerrahidir. Bu tedaviler daha sağlıklı olmak için, normal fizyoloji ile çalışan organlara veya dokulara cerrahi müdahaleyi içerir. Daha sağlıklı olmak için yapılan bu ameliyatların yan etkilerinin minimal olması istenir. Ameliyatların yan etkilerinin olması, hastada daha önceden olmayan hastalıklara sebebiyet vermesi, yeterince kilo verdirmemesi veya tekrar kilo alımı ile sonuçlanması cerrahları farklı ameliyatlar geliştirmeye yöneltmiştir. Obezite ameliyatları ilk yapılmaya başlandığından günümüze kadar büyük değişiklikler geçirmiştir. Geçmişte uygulanan pek çok ameliyat günümüzde uygulanmamaktadır. Bu, gelecekte de farklı tipte ameliyatlar yapılabileceğinin veya bazı ameliyatları yapmayacağımızın öngörüsü sayılabilir. Tüm obezite

  • Obezite bireye özgü genetik özellikler ve genetik olmayan faktörlerden etkilenen karışık, çok faktörlü bir durumdur. Çocuk ve ergenlerde obezite, genellikle fiziksel aktivite eksikliğinden, aşırı enerji alımına neden olan sağlıksız beslenme düzenlerinden veya ikisinin birleşiminden kaynaklanan pozitif enerji dengesinden kaynaklanır.  Obeziteye neden olan nadir tek gen kusurları vardır. Bu gen kusurları erken başlangıçlı pediatrik obezitenin nadir nedenlerindendir. Leptin sinyal yolundaki genetik mutasyonlar ve melanokortin-4 reseptör kusurları bu durumlara örnektir. Erken çocukluk obezitesi Prader-Wili sendromu, Bardet-Biedl sendromu, Alstrom sendromu ve WAGR sendromu gibi bazı genetik sendromların bir sonucu olabilir. Hipotiroidizm, büyüme hormonu

  • Obezite ameliyatları sonrası hamile kalma oranlarında artış izlenir. Hastalara ilk bir yıl hamile kalmamaları konusunda bilgilendirme yapılmalıdır. Kilo verme süreci devam ederken hamile kalınması önerilmez. Bu uyarılara rağmen ameliyat sonrası erken dönem gebelikler görülebilmektedir. Annenin sağlığı bebeğin de sağlığını etkileyecektir. Bu dönemde hastalar yakından takip edilmeli ve vücutta olası eksiklikler saptanarak uygun tedaviler başlanmalıdır.  Özellikle B vitaminleri, demir ve folat başta olmak üzere vitamin değerleri düzenli aralıklarla takip altında olmalı, ihtiyaç halinde takviye ilaçlar kullanılmalıdır. Önerimiz; her üç ayda bir tıbbi kontrol yapılmasıdır. Demir ve demir depolarının emiliminde azalma olduğu

  • Obezite, vücutta fazla yağ depolanması olarak tanımlanabilir. Bu, bir sorun gibi gözükse de; bu fenomen hayatta kalmaya yönelik bir adaptasyon olarak da değerlendirilebilir. Doğada, canlıların hayatta kalabilmeleri için devamlı enerjiye ihtiyaçları vardır. Yağ, enerji depolamak için bir stratejidir.  Yağ depolama, besin akışının kesildiği durumlarda canlılığı devam ettirmek için rezervuar görevi görür. Doğada pek çok canlı, enerjiyi yağa çevirip depolar. Yağ diğer organik besin kaynaklarımız olan karbonhidrat ve proteinlere göre birim başına daha çok enerji sağlar. Yağ, ihtiyaç halinde yıkılarak yüksek enerji veren bir besindir. Ayrıca vücut ısısını düzenlemek için de

  • İnsan vücudunun birden çok yerinde sayıları trilyonları bulan bakteri toplulukları yaşar. Bu bakterilerin sayısı vücudumuzdaki tüm hücrelerden 10 kat daha fazladır.  Çok çok küçük olmalarına rağmen toplam ağırlıkları 2-3kg civarındadır. Anatomik olarak yemek borusu ve midede en az; ince bağırsaklardan kalın bağırsağa doğru ise artan sayılarda bulunurlar. En yoğun bulundukları yer kalın bağırsaktır. Vücudumuzda bizimle birlikte yaşayan bu bakteri topluluğuna mikrobiyota denir. Bu bakterilerin sahip olduğu genetik içeriğe de mikrobiyom denir. Bağırsak mikrobiyotasının beslenme, bağışıklık, davranış ve bazı kronik hastalıklar üzerine etkileri vardır. Mikrobiyota metabolik, endokrin ve immünolojik bir organ

  • Kanser en basit hali ile, kontrolsüz hücre çoğalması olarak tarif edilebilir. Kontrolsüz çoğalan hücreler bulundukları organ veya dokuda hastalığa neden olurlar. Büyüme, çoğalma hücre içi ve hücreler arası bazı sinyallerle koordine edilir. Bu koordinasyon besin koordinasyonu için gerekli sinyallerle yakın ilişki içindedir. Obezite, besin fazlalığı durumu olarak, hücresel büyümeyi çeşitli yollarla aktive eder. Besin fazlalığı organizmada yağ olarak depolanır. Yağ dokusu, besin fazlalığı sinyalini kronik olarak iletir (leptin seviyesinde artış, adiponektin seviyelerinde azalma).  Bu kronik aktivasyon, kronik enflamasyona neden olur ve sonuçta hücrelerin kansere dönüşüm riskini arttırır. Bunun dışında, obezite

  • Tarih boyunca şişmanlık farklı zaman ve kültürlerde farklı algılar yaratmıştır. Kimi zaman güçlülük, kudret, anlamına gelirken; kimi zaman doğurganlık, bereket ve bolluk ile beraber anılmıştır. Günümüzde ise hastalık olarak anılmaktadır. Evrimsel açıdan avcı-toplaycı insandan başlayan; yaklaşık 10 bin yıl önce yerleşik hayata geçiş ve tarım devrimi, ardından sanayi devrimi ve günümüze kadar devam eden bir süreç. İki ayrı kırılma noktasından bahsedebiliriz. Tarım yapabilme ve yerleşik hayata geçiş, sanayi devrimi. Bu iki olgu besini sınırsız hale getirme, depolayabilme ve ticaret aracı haline getirmeyi sağladı. On binlerce yıllık beslenme alışkanlığımız bir anda değişti.

  • Son yıllarda görülme sıklığı giderek artan obezite, gelmiş geçmiş tüm hastalıkların zirvesine ulaşma yolunda hızla ilerliyor. Diyet yapmak, fiziksel aktiviteyi arttırmak veya ilaç tedavisi gibi birçok yöntemle tedavi edilmeye çalışılıyor. Bu yöntemlerle başarı oranı çok düşüktür ve günümüzde obezite tedavisinde en etkin yöntem cerrahidir. Obezite cerrahisinde birden fazla seçenek mevcuttur. Genel olarak ameliyat türleri kısıtlayıcı ve emilim bozucu olarak ikiye ayrılabilir. Emilim bozucu ameliyatların kısıtlayıcı bir komponenti çoğu zaman vardır.  Kısıtlayıcı ameliyatlardaki amaç, yeme miktarını azaltmak ve açlık hormonlarının işlevini baskılamaktır. Mide, ağızdan yerleştirilen bir tüp üzerinden kesilerek küçültülür, açlık hormonu